AKP’nin ‘2023 vizyonu’nda AB yok gibi



Dış politikayla ilgilenenlerin gözünden bakıldığında, Başbakan Erdoğan’ın AKP’nin 4. Olağan Kongresi konuşmasında ele aldığı konular itibariyle herhangi bir sürpriz yoktu.

2023'te Türkiye'yi Kim Yönetecek?



AKP'nin seçimde kullandığı "Hedef 2023" sloganı, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığıhesaplarında da çıktı. AKP'deki takvim, Abdullah Gül'ün 7 yıl görevde kalarak 2014'te Köşk'ten inmesi, Erdoğan'ın aynı yıl çıkacağı Köşk'te 5+5 yöntemiyle iki kez seçilerek Cumhuriyet'in 100. yılı olan 2023'te cumhurbaşkanı olması şeklindeplanlanıyor.

Köksal Toptan: 2023 Türkiye'nin 100.Yıl Vizyonu




Sayın Konuklar
Türkiyem Vakfı ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen 'Türkiye'nin yüzüncü yıl Vizyonu G-10 hedefi' temalı çalışmaya hepiniz katılımlarınızla onur verdiniz. Hoş geldiniz.

Zafer Çağlayan 2023 hedefleri için ne dedi?




Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin üretim ve ihracat yapısıyla 2023 hedeflerini yakalamasının asla mümkün olmadığını belirterek, ''Sanayimizde bir zihniyet devrimine ihtiyaç var. Bugün Türkiye, dünkü metotlarla yarına bir yere gidemez'' dedi. Ekonomi Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu (ETMK) iş birliğiyle Turquality programı kapsamında düzenlenen ''Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri'' töreninde konuşan Çağlayan, bu etkinliğin uluslararası hale getirilmesi gerektiğini belirtti. 

2023'ün Asıl Mimarı Bulundu!


Bütün Türk insanının kalbinde yer edinen ünlü sanatçı Barış Manço 'nun 2023 kavramını ilk kez 1975 yılında dile getirdiği belirlendi.

Cumhuriyet'in 100. Yılı Hedefi 50 Bin Patent Başvurusu

Dünyayla rekabet etmenin yolunun patente, özgün tasarımlara, güçlü markalara bağlı olduğunu ifade eden Türk Patent Enstitüsü (TPE) Başkan Yardımcısı Yüksel Birinci, şöyle konuştu:

2023 yılında Türkiye




Cumhuriyet'in 100. yılında Türkiye'nin ideal bir portresi çiziliyor, ülkenin dört bir köşesinin en modern üretim tesisleriyle, en yüksek teknolojilerle donatılmış olacağı vurgulanıyor.
Bu Cumhuriyet reklamını hazırlayan ajans, Ersin Salman, Nazar Büyüm ve Nesteren Davutoğlu'nun ortak olduğu Lowe Adam Ajansı. Reklam kampanyası çalışması Ocak ayında başladı. Devlet Bakanı Cavit Kavak'ın imzasını taşıyan bir davet mektubu beş ajansa yollandı. Bu ajanslar şubat ayı sonunda kampanya önerilerini hazırlayıp Ankara'ya giderek sundular. Mart ayında ajanslar arasından Lowe Adam'ın seçildiği açıklandı.

Uludağ Sözlük'te Türkiye 2023


  1. türkiye ihracatcılar meclisi'nin reklam (aslında reklam sayılmaz ama bilemedim ben onu) sloganı. insanı az da olsa gaza getiriyor.
     (ahmediburak, 02.04.2011 22:27)
  2. "biz cumhuriyet'i 100. yılında s.kecez" sözünün halkı uyutarak söyleme versiyonu.
     (cany13, 02.04.2011 22:28)

Patronlardan Türkiye 2023





17’nci sırada olan Türkiye ekonomisinin, 2023’te ilk 10’da olması hedefleniyor.
“Türkiye’nin 2023 hedefleri için neler yapması gerektiğiyle ilgili konuşacağız. Yakını uzakta, uzağı da yakında görmeye çalışacağız. 2023 Cumhuriyet’imizin 100. yılı olacak. 100. yıl hedeflerini ekonomi kurmayları vizyon olarak ortaya koydular. Global olarak da gayet iddialı bir vizyonumuz var. 17’nci sırada olan Türkiye ekonomisinin, 2023’te ilk 10’da olması hedefleniyor. Türkiye’nin 2 trilyon dolar milli gelire, 25 bin dolar kişi başı gelire, 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine ve 82 milyon nüfusa ulaşması hedefleniyor. Biz Türkiye’nin bu hedeflere nasıl ulaşabileceğini tartışacağız. Hangi reformlara ihtiyacımız var, önceliklerimiz nedir onlara değineceğiz. Yeni girişimcilik fırsatları var mı, varsa nedir analiz edeceğiz. 2008 finansal kriziyle başlayan ‘yeni normal’ düzeni nasıl takip edeceğimizi konuşacağız.”
Cemal Kişmir.
TÜSİAD’ın geçen sene yayımlanan bir raporu Türkiye’nin önümüzdeki 40 yılını öngörüyor. Raporun ana teması sürdürülebilirlik. Raporda yeni bir kavram var, o da “demokratik fırsat penceresi” olarak adlandırılıyor. Sizce Türkiye 2023 hedefleri için neler yapmalı?
Ümit BoynerVizyon 2050 adıyla yayımladığımız rapor aslında dünyada yapılan sürdürülebilirlik çalışmalarının Türkiye’ye uyarlanmış halidir. Vizyon 2050 raporu çeşitli noktalardan Türkiye’ye bakıyor. Çeşitli açılardan Türkiye’nin gelecek hedefleri ve olası senaryolarını ortaya koyuyor. Sektörel açıdan da yeni raporlar yapma planlarımız var. Gösterge rakamlar çok önemli. Bu bağlamda ekonomik büyüme rakamlarına da dikkatli bakmak gerekiyor. Geçmiş yıllardaki yüksek büyüme oranlarının sorunları da beraberinde getirebildiğini düşününce bu rakamların önemini daha iyi anlayabiliriz. Bakmamız gereken başka datalar da var. İnsani gelişmişlik endeksi, ekonomik gelişmelerden bağımsız olarak eğitim, kadının istihdamı gibi konulara bakıyor. Rekabet endeksindeki bizim hedeflerimiz rekabeti gerektiriyor-Türkiye 59’uncu sırada. Buna inovasyonu katınca Türkiye 69’uncu sıraya düşüyor. Krizlerden sonra daima ileri bakmak gerekiyor. Türkiye çıktığı krizlerden sonra mutlaka ileri bakmalı ve ileriyi planlamalı. 2010 rakamlarına baktığımızda Türkiye ekonomik büyüklük olarak 16’ncı sırada, yüzde 67’lik bir büyüme var. İtalya yüzde 2,5 büyüme ile 10’uncu sırada, Meksika yüzde 4 büyüme ile 11’inci sırada ve Kore yüzde 6,6 büyüme hızıyla 12’nci sırada yer alıyor.
Bu rakamlara baktığımızda Kore’nin büyüme hızı bizim ulaşmak istediğimiz hedefte gayet rekabetçi olmamız gerektiğini gösteriyor. Türkiye’nin ortalama yüzde 8’lik büyüme hızları olmalı. Demografik yapımıza ve girişimcilik kapasitemize baktığımızda bu hedeflerin aslında çok da uzakta olmadığını söyleyebiliriz. Ancak hızlı trende rayların iyi döşenmiş olması gerekir. Yüksek hızlarda riskler her zamankinden daha fazladır. Mevcut sorunlarımız var, özellikle ithalat rakamlarının getirdiği sorunlar var. Enerjide dışa bağımlılık, ara malların yüksek oranda dışarıdan temini devam ediyor. Bunlar bizde dış ticaret açığına sebep oluyor ve cari açığımızı büyütüyor. Tüm bunlarla mücadelede yapısal reformlara ihtiyacımız var. İç tasarruflar konusu da bir başka önemli konu. Türkiye’de farklı yerlere kanalize edilmiş tasarruflar söz konusu. Önemli olan yapısal reformlar ile iç tasarrufların çeşitliliğini artırmak ve tasarruf yapan sayısını artırabilmektir. Tasarruf bilinci artırılırken de bu tasarrufların finansal sisteme yönelmesini sağlamak gerekiyor. Bunun olabilmesi için de finansal okuryazarlık yani eğitim artırılmalı. İç tasarruf oranımız, sorunumuz olan dış ticaret açığıyla mücadelede önemli bir konudur. Makroekonomik politikalar açısından çok önemli bir noktaya geldik. Anlık politika değişiklikleri artık olmamalı, zaten bu konuda ilerleyişimizi herkes görüyor. Fiyat istikrarını sağlamaya çalışırken Merkez Bankası’nın bağımsızlığı çok önemlidir ve korunmalıdır. Verimlilik tabanlı, yani üretkenliğin artırılmasına yönelik çalışmalarda aslına bakılırsa iki ana başlık var. Birincisi inovasyon kapasitesinin artırılmasıdır.
İnovasyon teknoloji yaratma, teknoloji transfer etme, yenilikçi buluşlar yapma ve bunları yapabilecek ortamları yaratabilme süreçlerinin tamamını kapsıyor. Bu ortamın teminatı da yine reformlardan ve hukuki koruma düzenlemelerinden geçiyor. İkincisi de eğitim kapasitesi. Eğitim kapsamı, niteliği ve içeriği iyi irdelenmeli. Bu yolun başlangıcı da eğiticinin eğitilmesi konusudur. Ayrıca Türkiye’nin katılaşmış bir işsizlik sorunu var. Ne kadar büyürsek büyüyelim bir işsizlik sorunu varlığını koruyor. Bu eğitimi de ilgilendiren bir konu çünkü işsizlik sorununun altında vasıf uyumsuzluğu konusu var. Bunların yanında Ar-Ge’nin ve kadın istihdamının artırılması, kayıt dışıyla mücadelede çok önemli konular. Önümüzde makro ve mikro ölçeklerde yapılması gereken reformlar var. Tüm şebeke endüstrilerinin ve altyapı sektörlerinin tam rekabetçi piyasa koşullarına kavuşturulması gerekiyor. Siyasi istikrar kadar hukuki istikrar da hedeflere ulaşmamızda olmazsa olmaz konulardan biri. Gelir ve servet adaletsizliklerinin giderilmesi ve vergi reformu, kayıt dışıyla mücadelede bize yardımcı olacaktır. Kamu harcamalarıyla ilgili iradeyi görmekten çok memnunuz. Devletin temel görevleri dışında kamuyu ekonominin dışında tutmak çok önemlidir. Fikri haklarını artırarak Ar-Ge ve girişimcilik konularında çok daha hızlı yol alabiliriz. Mikro reform ajandamızda bunlar zaten var. TTK, Borçlar ve Hukuk Muhakeme Usul Kanunları çok önemli. İş dünyasında bunlarla ilgili çok çekince var. Bunlar iş yapma biçimine reform niteliğinde düzenlemelerdir. Tartışmalar devam ediyor ve biz de bu tartışmalarda varız. Kurumsallaşmayı artıracağı, firmaların rekabetçi olmaları ve finansmana daha rahat erişim konularında çok etkili olacağına inanıyoruz.
ÜMİT BOYNER/TÜSİAD
“SANAYİ STRATEJİ BELGESİNİN OLMASI ÖNEMLİ”

Türkiye’nin Ocak 2011′den beri artık Sanayi Strateji Belgesi var. İzleme, değerlendirme ve takvimlendirmede çok yardımcı bir belge. İş dünyası olarak bu uygulamaya destek vermeliyiz. Teşvik sisteminin artarak devam etmesini bekliyoruz. Eskiye kıyasla, cari açığı kapatmaya yönelik adımlar atılması gerekiyor. Teşvikte en önemli konu rekabet ortamının bozulmamasıdır. Sektör seçimi sübjektif olmamalıdır. TÜSİAD olarak biz, bütün sektörler için yatay kesitte, teknoloji, inovasyon, bölgesel kümeleşme ile fiziki ve beşeri altyapının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. 2050 raporunda sürdürülebilir kalkınmayla ilgili yaptığımız vurgulardan bir tanesi de enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi konusuydu. Bağımlılık çok fazla sorun teşkil ediyor. Enerji girdileri ülkeler için çok önemli. Dünyada krizden nispeten daha hızlı çıkan ülkelerin sanayilerinin GSMH içindeki payının yüzde 17-18 civarında olduğunu görüyoruz. Türkiye için de sanayiyle büyüme her zaman önde tutulması gereken konulardan biri olmalıdır. Enerji piyasaları serbestleşmeli ve rekabetçi olmalıdır.
Türkiye’nin demografik yapısı çok farklı avantajlara sahip. Genç nüfus girişimciliği beraberinde getiriyor. Siz de örnek bir girişimcisiniz. Sizce fırsatlar hala var mı, fırsatlar bitmeden stratejimiz nasıl olmalı?
Ethem Sancak 
Bu anlamlı zirvede çok anlamlı bir şehirdeyiz. Bu şehirde, Bursa’da 1299’da dünyanın en büyük imparatorluğunun temelleri atılmıştı ve bizler yine burada, bu temellerin atıldığı şehirde yeni hedefleri konuşmak için toplandık. 2023 için konulmuş hedeflerimiz var. Bu hedeflere bakıldığında aslında içlerinde çok tutarlı olduğunu görebiliriz. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcımız bu hedefler üzerinde çalışırken çok ihtiyatlı davranmış ve uğraşıldığında rahatlıkla gerçekleşebilecek hedefler açıklamıştır. Geçmişe bakalım. Çok eski değil, 2001 yılında kişi başı gelirimiz 3 bin dolardı. Şimdi 2011 rakamları gösteriyor ki kişi başı gelir 11 bin dolar olmuş. Tek başına bu rakam bile aslında hedeflerin tutarlılığını gösteriyor. Finans dünyasının tahminleri dışında bir sosyal hareketle gerçekleşen işler bunlar. Şimdiye nasıl gelinmiş bakıldığında, 13’üncü yüzyılda Venedik’te başlayan kapitalizm şu anda Amerikalılar ile tıkandı. Dünyanın kuzey ve batısında demokrasi hüküm sürüyor fakat doğu ve güneyinde hala birey olamama sorunu var. Kapitalizm için iki şey önemli sorun oldu. Birincisi, bankacılar asli işi olan girişimciyi desteklemek yerine kendileri girişimci oldular. Bu kapitalizmin temel taşlarına aykırıdır çünkü bankacılık kapitalizm için ikinci unsurdur. Akademik dünyanın da asli görevi girişimciye bilgi taşımaktır. Bankacılar ve akademik dünya girişimcilerin yerine geçmeye çalışarak girişimciliğin önünü kapadılar. Picasso kimse aslında girişimci de odur.
Girişimcilik sanatkarlıktır. Bankacılar sermayeyi toplayıp girişimciye destek olmak yerine, toplanan sermaye ile kendileri girişimci oldular. Bizim 2023 hedeflerimizi gerçekleştirebilmemiz için üst düzey reformlar yapmamız gerekiyor. Bu reformlarda da atlanmaması gereken en önemli konu, insanın en önemli kaynak olduğudur. Öncelikle demokrasi yayılmalıdır ve Asya’da insanlar özgürleştirilmelidir. Bizler için de aynı şey geçerli. 2001 yılına kadar demokrasiyle fazla sıkı fıkı değildik. 2011’den sonra demokratikleşme çabalarımızla gördük ki 2001’de 200 milyar dolar olan ekonomik büyüklüğümüz 2011 yılında 800 milyar dolar oldu. Üretici sadece demokratik ortamlarda oluşur. Türkiye olarak biz, eskiden Osmanlı’nın kontrolünde olan İpek Yolu gibi başka coğrafi değerlere sahibiz. Biz bu bölge içinde, hem batılının hem de doğulunun dilinden anlayan tek milletiz. Batılılar bize gelip bizden öğrenecekler ve daha sonra doğuya açılabilecekler. Dünyanın yeni başkenti İstanbul olacaktır. Biz eskiden Türklerin birleştirdiği 73 millete uygun bir anayasa yapmalıyız. Modern devleti inşa etmeliyiz. Son olarak ben 2023 hedeflerimize nasıl destek vermeye çalıştığımızı paylaşayım. Ben Alliance Grup bünyesinde İngilizler ile bir anlaşma yaptım. Ülkemin 2023 hedeflerinin olduğunu ve önümüzdeki 10 yılda, halihazırda 2 ülkede pazar birincisi olduğumuz çevre ülkelerin 10’unda da pazar birincisi olacağımızı söyledim. Önümüzdeki 10 yılda Asya’ya bin Türk yönetici göndereceğiz dedim, bu sayı şimdiden 20 oldu bile. İşte herkes kendi yürüttüğü işte böyle hedefler koyarsa 2023 hedeflerini tutturmamızı bırakın, çok rahat üstüne bile çıkarız.

NİHAT ÖZDEMİR/LİMAK “HEDEFE ULAŞMAK İÇİN ALTYAPI GEREKLİ”

Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için, üretim ve üretimin de bir şekilde limanlara, havaalanlarına taşınması gerekiyor. Ulaşım ağının 2023 hedeflerine ulaşılmasındaki önemi artıyor. 18 bin 500 km mevcut yolumuz ve 2 bin 500 km civarında otoyol uzunluğumuz var. 2023 yılına kadar bölünmüş yollarımızı 36 bin km, otoyollarımızı da 8 bin km’ye çıkarmalıyız. Bu rakamlar 2011 yılında yapılan ulaştırma şurasında ortaya konulmuştur. Eğer 2023 hedeflerini tutturabilirsek, kuzey-güney doğrultusunda 5 önemli aks, doğu-batı yönünde 4 önemli aks yer alacaktır. Ayrıca 2023 İstanbul’da 3. köprünün bittiği, tüp geçidin konuşulduğu zaman olacaktır. Konvansiyonel olarak 11 bin km demiryolu ağımız mevcut fakat yüksek hızlı trenimiz ancak bunun 867 km’sini kullanabiliyor. 2023 yılında demiryollarını konvansiyonel olarak 15 bin km’ye yüksek hızlı tren yolunu da 10 bin km’ye çıkarmamız gerekiyor. İstanbul’a yapılacak 3. köprü iki katlı olacak ve bir kat demiryolu ulaşımına tahsis edilecek. 2023 planlarında Gürcistan çıkışıyla Uzakdoğu’ya ilerleyebileceğiz. 2015 yılında da Marmaray projemiz devreye girecek. 2023 hedeflerine ekonomik olarak da ulaşabilmek için yeni limanların yapılması gerektiğini söyleyebilirim. Bu limanlar artık devlet bütçesiyle yapılamaz. Ya yap-işlet-devret yolu ile ya da özel sektör ortaklığıyla yapılmalıdır. Türkiye limanlar yönünden çok zayıf durumda, acilen yeni limanlar yapılmalı. Hem İstanbul’a hem de üretim yerlerine yakın yerlere yeni havaalanları inşa edilmeli. Türkiye’nin başladığı üç önemli tarım projesi var; Güneydoğu Anadolu, Konya Ovası, Doğu Anadolu projeleri. Buralardan elde edilecek tarım ürünlerini ihraç edebilmek için yollara ihtiyacımız var. Türk liman ve deniz tesislerinin de Trans Avrupa ulaşım sistemine dahil edilmesi gerekiyor. Ege’de, Çandarlı limanı yapılıyor, bittiğinde dünyanın en büyük on limanından biri olacak. Fakat bu hedefler için bunlar yetmez, daha fazla liman yapılmalı. İskenderun limanını da revize ediyoruz.
Suzan Sabancı Dincer
Türkiye şu an olduğu konuma kolay gelmedi. 200 milyar dolarlık GSMH’dan 760 milyar dolar GSMH’ya, 70 milyar dolar ticaret hacminden 370 milyar dolarlık ticaret hacmine geldik. Bu süreçte banka aktifleri 200 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara çıktı. Türkiye buralara kolay gelmedi. Birçok reform yapıldı. Şimdiki hedef ilk 10 ekonomi arasına girebilmek. Ben Türkiye’nin bu müteşebbis yapısıyla, genç nüfusuyla ve dinamik reel sektörüyle ikinci sıçramayı yapabileceğini düşünüyorum. Yaşanılan küresel krizin merkezinde yine bankalar vardı ve bankalar çok ağır yaralar aldı. 2001 kriziyle Türk bankacılığında devrim niteliğinde reformlar yapıldı ve son krizden Türk bankacılık sektörü görece daha az yara alarak çıktı. Türkiye’de bankalar asli görevlerini
yapıyorlar. Reel sektörü destekleyecek kredi olanaklarını sağlıyorlar ve artık kredi verme konusunda bankacılık sektörümüzde bir rekabet ortamı var. Türkiye gelecek planlarını yerine getirebilmek için öncelikle önündekileri geçmeli. Türkiye’nin tek hedefi ekonomik büyüme olamaz. Finansal istikrar sağlanmalı ve bunlarla ilgili temeller çok sağlam atılmalı. Hep tekrar ettiğimiz gibi reformlar hızlı ve güçlü bir şekilde yapılmalı. Ekonominin can damarı olan bankacılık sektöründe de sağlıklı büyüme devam etmeli. Hedefleri çerçevesinde bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2023 yılında 5,7 trilyon dolar olacak. Bankacılık sektöründe karlılık olmalı ve yaptığı karı öz kaynaklarına koyarak bunu reel sektöre aktarmalıdır. Bankalar eşzamanlı olarak öz kaynaklarını da büyütmeliler. Bankacılığı bekleyen en önemli nokta, aktif büyümesi ile öz kaynak büyümesinin orantılı bir şekilde ilerleyebilmesi konusudur. Bizler bu noktada çok dikkatli olmalıyız. Türkiye’de çok önemli sorunların biri de tasarruflardır. Tasarruf ürünleri önümüzdeki dönemde çok önemli rol alacak. Tasarruf ürünlerinin ve tasarrufların artırılmasına yönelik çalışmaların artacağını düşünüyorum. Uzun vadeli tasarrufa teşvik etme çalışmaları Türkiye ekonomisi için çok önemli. Bugün Türkiye’deki varlıkların yüzde 70’i Türk lirası ve döviz vadeli hesaplarında. Bu bahsedilen vadenin de ortalaması yaklaşık olarak 60 gün. Türk lirasını değerli yapmak istediğimizde yatırımlar uzun vadeli kredi istiyor ama varlıklar bunun tam tersi kısa vadelerde dönüşler istiyor. Konuya böyle bakınca bir an önce uzun vadeli tasarrufa yönlendirici teşvikler yapılmalı. Bireysel emeklilik fonlarının bankacılık sektörüne kaynak getirebileceğini görüyoruz. Bireysel emeklilik fonları ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda bankacılık sektörü, yatırım fonları ve sigortacılık sektörü büyük bir heyecanla beklemekteler.
KOBİ sektörü Türkiye için olmazsa olmazlardan. KOBİ sektörü Türkiye’de istihdamın yüzde 85’ini oluşturuyor. Buna karşın banka kredilerinin kullanımında ise yüzde 25’lerde. Bu bakımdan KOBİ’leri biz fırsat olarak görüyoruz. Bu fırsat sadece kredi bazlı değil, KOBİ’ler borsaya kote olarak halka açılabilirler. Halka açıldıkları için son derece şeffaf olacaklardır ve şeffaf oldukları için de diğer KOBİ’lerle birleşme olasılıkları artacaktır. Kore’ye baktığımızda KOBİ’lerin kote olduğu borsa büyüklüğü 100 milyar dolar civarında ama İMKB sadece 65
milyar dolar civarında. Bu bağlamda bakıldığında KOBİ sektörünün aslında ne kadar önemli olduğunu görebiliriz.
ETHEM SANCAK
“KOBİ’LER ARTIK BİRLEŞMELİ”

Türkiye son zamanlarda KOBİ denizine dönmüştür. KOBİ demek benim için israftır. KOBİ’ler birleşmeli ya da birleştirilmelidir ki güçlensinler, değer yaratsınlar. Bankalar kontrollerini daha düzenli yapmalılar ve tam şeffaf olmayan kurumlara kredi olanağı sunmamalılar. Eğer işletme sahibiysen bir bürokrat gördüğünde korkmayacaksın. Vergini vereceksin, dimdik ayakta kalacaksın. Diğer türlü her denetimde açıklarının ortaya çıkmasından korkarak yeni atılımlar yapmaktan geri kalacaksın. Bence sadece ihracat rakamları ile büyüme gerçekleştirilemez. İhracat geçicidir, bir kez yaparsın ikinci kez alıcı daha farklı ürün bulur, gider oradan alır. Marka yaratmamız ve marka satmamız
Türkiye’nin 2023 hedefleri, Türkiye’nin kuzeyden güneye hızlı trenle donatılmasını, minimum 3 nükleer santrale sahip olmasını, kendi uçağını ve kendi uydusunu yapabilmesini, 8,5 milyon hektar sulanabilir tarım alanına sahip olmasını, turizm gelirlerinin 50 milyar dolara çıkarılmasını ve Türkiye’ye gelen turist sayısının yıllık 50 milyon olmasını öngörüyor. Sizin de faaliyet gösterdiğiniz alanlarla çok ilgili noktalar bunlar. Tüm bu hedeflere baktığınızda sizce neler yapılmalı?
Nihat Özdemir
2023 için bazıları 75 milyon bazıları da 85 milyonluk bir nüfusa sahip olur demekte ama ben 100 milyon oluruz temennisindeyim. Çünkü 100 milyon olursak en büyük silahımız olan genç nüfus oranımız artacak. Bu da 2023’e gelindiğinde ilk 10 ekonomi hedefinde çok başarılı oluruz demektir. Ben sektörümle ilgili bazı önemli rakamlara değinmek istiyorum. 2011 yılında 230 milyar kilovat saat enerji tükettik. 2023 için hesaplanan 500 milyar kilovat saat tüketimdir. Bugün bu tüketimi sağlayan üretim 53 bin megavat, 2023’te olması gereken ise 100 milyon megavat saattir. 2011’de gelen turist sayısı 36 milyon ve bu rakamın 60-70 milyona çıkmasını bekliyoruz. İthalat 2011’i 240 milyar dolarla kapattı, bunun 2023’te 600 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz. İhracatın 135 milyar dolardan 500 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz. Bu rakamlara ulaşmak istiyorsak neler yapmamız gerektiğini konuşmamız gerekiyor.
Enerjiyle başlayabilirim. Enerji bir ülkenin gelişmişliğini gösteren faktörlerin başında geliyor. Türkiye 2000 yılında 114 milyar kilovat saat enerji üretip tüketebiliyordu ki bunun içinde ithal enerji de var. 10 yıl sonra bu rakam 210 milyar kilovat saat, geçen yılsa 230 milyar kilovat saat oldu. Kişi başına tüketilen enerji de 3 bin kilovat saat olmuş. Rakamlar gösteriyor ki 10 yılda oranları 2 kat artırmışız. Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinde kişi başına tüketilen enerjiye baktığımızda bu rakamın ortalama 5 bin kilovat saat olduğunu görürüz. Nüfus 100 milyona ulaşırsa ve Avrupa Birliği ortalamalarını yakalarsak biz zaten 500 milyar kilovat saat enerji üretmek zorunda olacağız. Bu bakımdan 500 milyar kilovat saat çok iyi bir tahmin, ancak bugünkü Avrupa Birliği ortalamalarına gelmiş olabiliyoruz. Turizme baktığımızda 2000’de 10 milyon turist geliyordu ve gelirimiz 7  milyar dolardı, 2010 yılında 33 milyon turist gelmiş ve gelirimiz 20 milyar dolar olmuş, 2011 yılında ise 36 milyon turist gelmiş ve gelirimiz de 23 milyar dolar olmuş. Yani 10 yılda 3 kat artış sağlanmış. Hedefimiz 70 milyon turist ve 80 milyar dolar getiridir. Bunları sağlayabilmek için Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içinde 25 milyar dolarlık bir yatırım yapılmalı. Akıllı politikalar ve iyi altyapılarla bu rakamlara ulaşmamız çok kolay olacaktır. Hidroelektrik santralleri kesinlikle artırılmalı. Çevreye saygılı olmak koşuluyla yerli kömüre dayalı termik santraller yapmamız gerekiyor. Rüzgar, jeotermal ve güneş enerjileri daha fazla kullanılmalı. 2023 yılına kadar her yıl 20 milyar dolar yatırım yapılmalı. Doğalgaz santralleri konusunda ise artık bir tane dahi santral açılmamalıdır. Enerji dağıtımları özelleştirilmelidir. Ne yazık ki bunların hepsi yapılsa bile 500 milyar kilovat saate ulaşamıyoruz. Acilen minimum 3 nükleer santrale ihtiyacımız var.
Yeni normale uyum için neler yapmalıyız? Türkiye’yi 2023’e giden yolda nerede görüyorsunuz?
Begümhan Doğan Faralyalı
Türkiye’nin 100. yılı için son derece güzel bir vizyon belirlenmiş. Hedefler kolay değil ama imkansız da değil. Son 10 seneki büyümemiz incelendiğinde, büyümemizin yüzde 75’i iç talepten, yüzde 25’i yatırımlardan gelmiş ve ihracatımız yüzde 8 büyümemizi aşağıya çekmiş. Dolayısıyla ihracat sorunumuza eğilmemiz lazım. Hep Kore örneği veriliyor ki Kore’nin ihracatının yüzde 60’tan fazlası Ar-Ge’ye dayalı ürünler üzerine olmuş, Türkiye burada yüzde 20’lerde. İNSİAD’ın güzel bir çalışması var. Kişisel geliri 10 bin dolara kadar olan ekonomilerin büyümeleri daha kolay demekte, çünkü katma değeri az olan ürünlerle iç talebe yönelimle büyüme bir şekilde sağlanıyor. 10 bin dolar ve sonrası bilgi ekonomisine dönmek gerekiyor. Yatırımı insana yapmak, inovasyonu ciddi oranda artırmak şart. Bu koşulları sağladığınızda büyüme gerçekleşebiliyor. Dolayısıyla konu eğitime geliyor. Türkiye milli gelirinin 52,5’ini eğitime harcıyor ki OECD ortalaması yüzde 5. Türkiye’de lise ve lise üzeri eğitime sahip olanların genel nüfusa oranı yüzde 40 iken OECD ülkelerinde bu oran yüzde 80. Elbette bu sadece eğitime harcanan parayla olmuyor. Eğitim kalitemiz yukarı çıktıkça büyümemiz gelecektir.
Türkiye’de işverenin ihtiyacı olan becerilerle gençlerimizin sahip olduğu beceriler arasında bir uyuşmazlık sorunu var. Mesleki eğitimlerin önemi burada öne çıkıyor. Kadının işgücüne katılımı çok düşük, hedeflerimize gelebilmek için kadının istihdamdaki yeri artırılmalı. İş dünyasına bu hedeflerde çok önemli roller düşüyor. Burada girişimciler, iş insanları bu ilerleyiş içerisinde ne ister diye düşündüğümüzde çok basit ve yalın bir cevap ortaya çıkıyor. Çok basit ve yalın işleyen bir bürokrasi aslında birçok işin ve iş insanının yolunu açar. Kanunların net olması, hızlı ve adaletli işleyen bir hukuk sistemi yatırımcının önünü açacaktır. İlk 10 ekonomi içine girebilmek için markalara ihtiyacımız var. Yine teşvikler çok önemli olacak. İletişim teknolojisinin ekonomilere kattığı değere baktığımızda ise İsveç’te yüzde 33, Amerika’da yüzde 23, İngiltere’de yüzde 15 ve maalesef Türkiye’de yüzde 1,5 olduğunu görüyoruz, bu da aslında bize çok ciddi fırsatların olduğunu gösteriyor. İnternet girişimcileri doğru teşviklerle çok önemli katkılar sağlayabilirler. Dünya’da rekabet çok arttı. Biz ilk 10 ekonomi içerisine girmeyi hedef yaptıysak, şirketlerin de yapacağı çok şey var. Uzun dönemli stratejilere odaklanmalı ve iyi bildikleri işi yapmalılar. 2001 yılında Apple firması 400 bin iPod satabilmiş ve bu çok büyük başarısızlık olarak görülmüştü. Ancak Apple yönetim kurulu uzun zamanlı hedefler koymuştu ve 2009 yılında dünyada tam olarak 400 milyon tane iPod satıldı. Buradan da anlaşılacağı gibi şirketler iyi bildikleri işlerde uzun vadeli kararlar ile, kararlı bir şekilde odaklanarak iş yaparlarsa bizim de 2023 vizyonumuza ulaşmamızda çok fazla destekçi olacaklardır. Unutulmaması gereken en önemli konulardan bir tanesi de asıl sermayenin insan kaynağı olduğudur. KOBİ’lerimiz yönelimlerini bu yönde mutlaka yapmalılar. İnsan kaynağı, şirket verimliliğini, dolayısıyla ülkemizin 2023 hedeflerini de oluşturacak en önemli etkenlerden olacaktır.

SUZAN SABANCI DİNÇER/AKBANK
“BANKACILIKTA HİZMET MODELLERİ DEĞİŞECEK”

Ülkemiz için önemli konulardan biri de proje finansmanı konusudur. Uzun vadeli istihdam ve getir sağlayacak yatırımlara, finansman sağlayacak konulara daha çok endekslenmemiz gerekiyor. Tüketici finansmanı ve bireysel krediler elbette önemlidir ama uzun vadeli getiri sağlayacak yatırımları ciddi bir şekilde desteklemeliyiz.
Varlık yönetimi Türkiye’de bankacılık sektörünün destek vermesi gereken diğer bir önemli konu. Türkiye’de enflasyon düşünce düşük reel faiz ortamı oluştu. Uzmanlaşmış kadrolarla varlık yönetiminin bundan sonra çok önemli noktalara geleceğini düşünüyorum. Bankacılık sektöründe hizmet modelleri olarak bir değişimin olacağını öngörüyoruz. Türkiye’de bugün mobil kullanımı 7 yaşa kadar düştü. Mobil ve internet bankacılığı çok fazla yol alacak. Bugün yüzde 25 olan mobil bankacılık hizmetinin önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 40′lara çıkacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla bizim sektörümüzde verimlilik, hız, müşteriye ulaşım önem kazanacaktır. Şubeler tabii ki önemli ama orada uzmanlaşmış kadrolar olacaktır.
Kaynak: capital.com.tr

Türkiye 2023



12 Haziran'daki genel seçime girecek partiler seçmenden önümüzdeki dört yıllık dönem için vize alacak.

12 Haziran'daki genel seçime girecek partiler seçmenden önümüzdeki dört yıllık dönem için vize alacak. Fakat bu seçimde iktidara talip olan üç büyük parti de (AKP, CHP ve MHP) bu dönemi üçe katlamaya şimdiden kararlı görünüyor. Çünkü bu üç partinin de geçen ay açıkladıkları seçim beyannamelerinde 2023 yılına uzanan bir perspektifte hedefler yer aldı. 2023 yılı, cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yılı olması nedeniyle zaten uzun zamandır özel önem atfedilen bir tarih konumundaydı. Seçim takvimine de uygun düşmesi sebebiyle, bu kez siyasi partiler de bu tarihin sihrine kapılmış gibi görünüyor. Bugünden 2023'e 12 yıllık bir süre var. Bu, oldukça uzun bir süre. 12 yıl sonra Türkiye'nin ne konumda olacağı konusunda bugünden belli olan çok az şey var. Hatta sosyo-ekonomik açıdan belli olan tek şeyin aşağı yukarı 84 milyonluk bir nüfusa sahip olacağımız olduğu bile söylenebilir. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yaptığı en son projeksiyonlar buna işaret ediyor. Fakat son 10 yılda nüfus istatistiklerinin nasıl yapboz tahtasına döndüğü düşünülürse bunun bile gerçekleşeceği şüpheli. Böyle bir ortamda 2023 yılına ilişkin tahminlerde bulunmak pek de kolay bir iş değil. Yine de bunu yapmaya çalışmanın faydası var. Çünkü geleceğe yönelik hedefler belirleyip sonra da onlara ulaşmak amacıyla stratejiler çizmek için, öncelikle mevcut gidişat sürerse o gelecekte ne durumda olacağımızı bilmemiz gerekiyor.

PARTİLERİN HEDEFLERİ
Konjonktürün üçüncü sayfasındaki kutuda okuyabileceğiniz gibi, gelecekte ülkemizi yönetmeye talip üç partinin 2023 yılına ilişkin bazı ekonomik hedefleri var. AKP ve MHP, o zamana kadar iktidarda olmaları halinde 2,1 trilyon dolarlık bir ekonomi ve 25 bin dolar civarında bir kişi başına milli gelir taahhüt ediyor. CHP ise 2,6 trilyon dolarlık bir ekonomi ile 31 bin 500 dolarlık kişi başına milli gelir sağlayabileceğini söylüyor. Bu üç partinin de milli gelir hedeflerini dolar cinsinden vermiş olması hemen dikkat çekiyor. Dolar cinsinden milli gelir hedeflerinin oluşturulması için reel ekonomik büyüme yanında enflasyona ve döviz kuruna ilişkin varsayımların da yapılmış olması gerekiyor. Ancak seçim beyannamelerinde buna ilişkin bir bilgiye rastlanmıyor. Bu da söz konusu hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğunu değerlendirmeyi zorlaştırıyor. Bu zorluk nedeniyle biz de 2023 yılına ilişkin kendi tahminlerimizi yapmaya karar verdik. Makul varsayımlar altında yapacağımız hesaplarla, öncelikle, gidişat böyle sürerse 2023 yılında Türkiye ekonomisinin ne durumda olabileceğini göstermeyi amaçlıyoruz. Bunun söz konusu üç partinin 2023 yılına ilişkin hedeflerinin ne kadar gerçekçi olduğunu da göstereceğini düşünüyoruz.

MEVCUT DURUM

2023 yılına ilişkin tahminlerde bulunmak için öncelikle bu tahminlerin üzerine inşa edileceği mevcut duruma bakmak gerekiyor. Mevcut durum olarak ise elimizde 2010 yılına ilişkin bilgiler var. 2010 yılında Türkiye'nin toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) düzeyi cari fiyatlarla 1,1 trilyon liraydı. 1,50 liralık ortalama dolar kuru üzerinden bunun dolar olarak karşılığı ise yaklaşık 736 milyar dolar ediyor. 2010'da nüfusumuz 73 milyon olduğu için de kişi başına milli gelir 10 bin 79 dolar olarak hesaplanıyor. Toplum olarak amacımız sadece gelir düzeyimizi yükseltmek değil gelişmiş ülkelerin gelir seviyesine de yaklaşmak olduğuna göre, mevcut duruma karşılaştırmalı olarak da bakmakta fayda var. Bu amaçla kullanılabilecek ideal ülkeyi ise dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD oluşturuyor. ABD ekonomisinin 2010 yılındaki büyüklüğü yaklaşık 14,7 trilyon dolardı. Bu ülkede 2010 yılındaki kişi başına milli gelir ise 47 bin 255 dolar olarak hesaplanıyor. Buna göre 2010 yılına ait veriler ABD ekonomisinin yüzde 5'i kadar bir ekonomiye sahip olduğumuzu, kişi başına milli gelirimiz de ABD'deki düzeyin yüzde 21,3'ü kadar olduğunu gösteriyor.


TEMEL VARSAYIMLAR
Bütün bu rakamların 2023 yılında ne düzeyde olabileceğini görmek için aradaki 13 yıllık dönemde nasıl bir gelişim gösterebileceklerine ilişkin bazı varsayımlarda bulunmak gerekiyor. Elbette gerçekçi bir sonuca ulaşabilmek için bu varsayımların makul olması şart. 2023 yılında Türkiye'nin milli gelirinin ne düzeyde olacağını anlamak için hem reel büyümeye hem de enflasyona ilişkin varsayımlar gerekiyor. Reel büyümeye ilişkin varsayımlarımızı yüzde 3, yüzde 5 ve yüzde 7 şeklinde üç senaryoya göre belirlerken, enflasyona ilişkin varsayımımızı ise yüzde 5 olarak koyduk. Enflasyona ilişkin bu varsayım hem şu sıralardaki düzey hem de orta vadeli hedeflerle uyumlu. ABD için benzer hesabı yapmak için son 20 yıllık dönemdeki ortalamalara baktık ve yüzde 2,5'lik reel büyüme ve yüzde 2'lik enflasyon varsayımlarında bulunduk. Dolar kurunun iktisatta Satınalma Gücü Paritesi (SGP) teorisi olarak bilinen teoriye uygun olarak temelde Türkiye ile ABD enflasyonları arasındaki farka göre belirleneceğini varsaydık. Fakat gelişen ülkelerin para birimlerinin genelde değer kazanma eğiliminde olduğu gerçeğinden yola çıkarak, TL'nin yıllık yüzde 1 oranında reel değer kazanacağı varsayımını da yaptık. Bu varsayımları, TÜİK'in ve ABD Sayım Bürosu'nun (U.S. Census Bureau) 2023 yılına ilişkin nüfus projeksiyonlarıyla tamamladık.

ÜÇ SENARYO
Diğer varsayımları sabit tutarken reel büyüme için yaptığımız üç farklı varsayım, 2023 yılındaki Türkiye ekonomisi için üç farklı tablo ortaya koyuyor. Öncelikle Türkiye'nin yüzde 5'lik potansiyel büyüme hızına uygun olarak oluşturduğumuz ve mevcut gidişatın devamını içeren senaryoya bakarsak, 2023 yılında 2 trilyon dolarlık bir ekonomi ile 24 bin dolar civarında bir kişi başına milli gelir düzeyine ulaşılabileceğini görüyoruz. Bu rakamlar AKP ve MHP'nin hedeflerine oldukça yakın bulunuyor. AKP'nin seçim beyannamesinde reel büyüme hedefi yoktu. Fakat ilk iktidar dönemindeki yüzde 7'ye yakın büyümenin cari açık sorununa yol açması yüzünden, AKP'nin ekonomi kurmayları son zamanlarda Türkiye'nin yüzde 5 civarında makul bir büyümeye alışması gerektiğini söylüyordu.Seçim beyannamesindeki hedefler bu görüş doğrultusunda oluşturulduysa,bizim bu senaryomuzun AKP'nin hesaplarıyla tam oturduğunu söyleyebiliriz. Bu da AKP'nin 2023 yılı hedeflerinin çok iddialı olmadığı anlamına geliyor. MHP, seçim beyannamesinde yüzde 7'lik büyüme hedefi açıklamıştı. Bu iddialı büyüme hedefine rağmen dolar cinsinden milli gelir hedeflerinin bizim orta karar büyüme senaryosuna yakın çıkması, MHP'nin TL'nin reel olarak değerlenmesi olasılığını dikkate almamasından ve/veya Türkiye ile ABD arasındaki enflasyon farkının daha fazla olacağını varsaymasından kaynaklanmış olabilir.

CHP'NIN HEDEFLERİ İDDİALI
Önümüzdeki dönemde ekonominin yılda ortalama yüzde 7 büyüyeceği varsayımına dayanan iyimser senaryomuzda ise 2023 yılında 2,6 trilyon dolarlık bir ekonomi ve 31 bin dolar civarında bir kişi başına milli gelir çıkıyor. Bu rakamlar ise CHP'nin hedeflerine neredeyse cuk oturuyor. Buradan CHP'nin hedeflerinin iddialı ama hesap kitap dışı da olmadığını anlıyoruz. Ekonomide yüzde 7'lik bir reel büyüme sağlanabilirse gerçekten de bu rakamlara ulaşılabilir. Tabii burada yüzde 7'lik büyümenin nasıl sağlanabileceği sorusu ortaya çıkıyor. Türkiye bugüne kadar bazı dönemlerde bu büyüme hızını tutturdu ama ortaya çıkan finansman problemi nedeniyle uzun dönemde hep yüzde 5'lik ortalamaya geri döndü. CHP, yurtiçi tasarruflarda artış sağlayarak bu kısırdöngüyü kıracağını iddia ediyor.Fakat tasarruf eğilimi çok sayıda sosyo-ekonomik faktöre (nüfusun yaş dağılımı, sosyal güvenlik kurumlarının yaygınlığı, bireysel kredi olanaklarının düzeyi vb) bağlı olduğundan kısa dönemde yukarıya çekilmesi o kadar kolay görünmüyor.

İDDİASIZ OLMAZ
Fakat bir hükümetin Türkiye'yi gerçekten de ileri bir noktaya taşıyabilmesi için bu tür iddialı hedefleri gerçekleştirebilmesi gerekiyor. Türkiye'nin gelişmiş ülkelerle arasındaki fark neredeyse cumhuriyetin ilk yıllarından beri değişmeden kalmış bulunuyor. Önümüzdeki dönemde yine vasat bir büyüme performansına sahip olursak bu fark çok fazla kapanmayacak. Bizim hesaplarımıza göre, yüzde 5'lik büyüme ile 2023 yılında ABD'nin yüzde 7,8'i düzeyinde bir ekonomiye sahip olacağız ve kişi başına milli gelirimiz de ABD'deki düzeyin ancak yüzde 32,7'sine çıkabilecek. Yüzde 7'lik büyüme ise toplam milli gelirimizi ABD'ninkinin yüzde 10'una, kişi başına milli gelirimizi de ABD'deki düzeyinin yüzde 41,8'ine çıkaracak. Yani şu andaki oranlar 13 yıllık sürede ikiye katlanmış olacak. Elbette bu kadar hızlı büyüme işsizlik, eğitim ve sağlık gibi alanlarda da şimdikinden çok daha iyi bir noktaya gelmemizi sağlayacak. Bu arada hiç aklımıza getirmek istemesek de kötümser bir senaryoya da göz atmakta fayda var. Türkiye'nin büyüme performansının yüzde 3 civarına düşmesi toplam milli geliri 1,6 trilyon dolara kişi başına milli geliri ise yaklaşık 19 bin dolara taşısa da gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark çok fazla değişmeden kalacak.Bu durumda başta işsizlik olmak üzere ekonomideki sorunların daha da ağırlaşacağını söylemeye bile gerek yok. Bu nedenle bir taraftan iddialı hedefler peşinde koşarken, diğer taraftan ekonomideki büyüme performansını potansiyel seviyenin altına düşürmemek için de elimizden geleni yapmamız gerekiyor. 

http://www.capital.com.tr/turkiye-2023-haberler

Erdoğan'a 2023 Eleştirisi



Açıkladığı 2023 vizyonuna dair tartışmalar süren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün yaptığı konuşmada “Bu ülkede Kürt sorunu yok”, “Tek bayrak ve tek millet... Tek vatan” ifadelerini kullandı ve YGS’deki şifre rezaletine karşı eylem yapan gençler için de “Biz de onların karşısına 5 bin genci koyarız ama...” diye konuştu.
Erdoğan, partisinin aday tanıtım toplantısında konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Haziran’da seçmeninin karşısına çıkaracağı 550 milletvekili adayının tanıtımını Ankara Arena’da düzenlenen bir etkinlikle yaptı.
KÜRT SORUNU YOKMUŞ!
Kürt sorunuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Benim Kürt kardeşim kendi anadilini konuşabilir. Cezaevinde konuşabiliyor muydu? Şimdi konuşabiliyor mu? Konuşuyor. Bizden öncekiler niye bunu yapmadı? Güneydoğu Anadolu’daki istismar kokan politikaları ancak biz çözebiliriz. Bu ülkede Kürt sorunu yok, Kürt kardeşlerimin sorunları vardır” dedi.
Konuşmasında 1920’lerden itibaren ifade edilen “Tek millet, tek vatan, tek bayrak” söylemini yineleyen Başbakan Erdoğan şöyle devam etti: “Biz de ne Türk milliyetçiliği ne de Kürt milliyetçiliği var. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım demekten de kaçınmayacaksın. Bu ay yıldızlı bayrakta kimi inciten birşey var? Bu bayrağın rengi niçin birilerini rahatsız ediyor? Bu bayrağın rengi tüm şehitlerimizin kanıdır. Bağımlı mı, köle mi olacaktık? O bizim bağımsızlığımızın simgesi. Bu ülkenin, bu vatanın uğruna şehit olanları görmeyecek miyiz? Her yıldız bir şehittir. Bunu böyle görmek lazım. İşte herşey burda gizli. Bu yüzden tek bayrak ve tek millet... Tek vatan.”
KARŞILARINA 5-10 BİN GENÇ...
YGS’deki şifre rezaletine karşı eylem yapan öğrencilere de seslenen Erdoğan, tehditkar ifadeler de kullandı: “Şuan CHP, MHP, BDP, YGS üzerinden gençlerimizi istismar etmenin gayreti içindeler. 1.7 milyon gencin geleceğini, umutlarını siyasi malzemeye dönüştürerek rant sağlamanın çirkin gayretleri içindeler. Çok açık söylüyorum. Bu ahlaksızlıktır, fırsatçılıktır. Eğer sınavda bir yanlış varsa, yasa dışı kirli ilişkiler varsa bunun karşısında tepki koyacak ilk kişi ben olurum. Bir tek kişinin kayırıldığına dair somut delil var mı? Yok. Ama yüreklerine şüphe düşürülecek, sokağa dökülecek genç bir kitle var. Gençlerimiz rahat olsunlar, gönül rahatlığı içinde ikinci sınava hazırlansınlar. İddiaları fırsatçılığa çevirenleri iyi görsünler. Taksim’de 2 bin kişiyi yürütmek birşey değil. Biz de onların karşısına 5 bin- 10 bin genci koyarız. Ama biz gerilimden yana değiliz.”
CHP VE MHP’YE ELEŞTİRİ
Konuşmasında CHP ve MHP’yi de eleştiren Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bu Ergenekon örgütü nerede? Söylesinler gidip üye olacağım” sözlerini hatırlatarak, “Ergenekon merkezini bulamayanlar, irtibat bürosunu kendi partilerinin çatısı altında açmaya karar verdiler. Dışarıdan aday bulamadılar, gidip içeriden Silivri’den adaylar buldular” dedi.
AKP’nin 2023 hedefleri projesini MHP’den çaldığı yönündeki açıklamaları da sert dille eleştiren Erdoğan, Bahçeli’ye ise şöyle seslendi: “Milletin sana 5 yıllığına iktidar verdi. Sen ne yaptın? 3.5 yılda kaçıp gittin. Sen 2023 hesabını nasıl yapacaksın? Böyle bir kapasite bunlarda yok.”

http://www.evrensel.net/news.php?id=4421

2023 Anayasa


Başbakan Erdoğan: 2023 hedeflerine mevcut anayasayla yürünemez.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yeni bir anayasa için 12 Haziran seçimleri akşamında çalışmaları başlattık. Şuanda son derece kapsamlı, kapsayıcı ilgili tüm tarafların katılımıyla demokratik, sivil, özgürlükçü bir anayasa için çalışmalar kararlılıkla, heyecanla devam ediyor. Biz milletimize söz verdik, dolayısıyla masadan kalkan taraf biz olmayacağız. Ama biz, bize de, millete de bir dayatma yapılmasına asla göz yummayız'' dedi.
Erdoğan, ''TBMM'yi çok yoğun bir şekilde çalıştırıyor, bütün engellemelere, yavaşlatmalara, tahriklere rağmen ihtiyaç duyulan yasaları kararlılıkla çıkarıyoruz. Yargı noktasında aynı şekilde çok köklü reformlar gerçekleştirdik. Yargıyı bağımlılıktan kurtarıp, bağımsız tarafsız bir noktaya taşıdık. Ancak anayasa konusunda Türkiye'nin hala ciddi sorunu var. Bu sorunları milletçe hepimiz biliyoruz. 2023 hedeflerine bu mevcut anayasayla birlikte yürünemez. Böyle bir anayasa, Türkiye'nin vizyonuyla, hedefleriyle maalesef aynı yöne bakmıyor'' diye konuştu.

http://www.haberbiz.com/2023-siyaset-haber-11152.html

İşte ekonomide 2023 hedefleri



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen, ''Türkiye 2023'e yürüyor, Ankara AK Parti'de Buluşuyor'' programında 2023 yılına kadar hedeflerini açıkladı.

Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye için daha fazla projeleri, daha büyük hayalleri, hedefleri olduğunu, bu nedenle ''2023'e yürüyen Türkiye'' dediklerini söyledi.

Türkiye'deki diğer partilerin 4 yıllık ifadeler kullanırken AK Parti'nin 12 yıllık hedef koyduğunu belirten Erdoğan, ''Cumhuriyetimizin 100 kuruluş yıl dönümünde farklı bir Türkiye düşlüyoruz. İşte proje inşallah seçim kampanyasıyla birlikte açıklanacak. 12 yılda neler hedefliyoruz, ilk 4 yılda, ikinci 4 yılda ve üçüncü 4 yılda neler yapacağız ve 2023'te nereye geleceğiz." dedi.

Şu ana kadar ne söyledilerse bunları yüzde 100'e yakın gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, çalışmaları bundan sonra da aynı kararlılıkla yürüteceklerini ve gerçekleştireceklerini dile getirdi.

''2023'TE MİLLİ GELİR 2 TRİLYON DOLAR''
Göreve geldiklerinde Türkiye'nin milli gelirinin 230 milyar dolar olduğunu, bunu 2008'de 742 milyar dolara, 2010 yılında ise küresel finans krizine rağmen 730 milyar doları ulaştırdıklarını belirten Erdoğan, ''Bakın nereden nereye geldik, 3 kattan fazla artırarak buraya çıkardık." diye konuştu.

Kendilerinden önceki dönemde DSP, MHP, ANAP'ın 21 bankayı fona devrettiğini ve bu bankaların kapandığını anımsatan Erdoğan, kendi dönemlerinde bir tane bankanın bile kapanmadığını söyledi.
Türkiye'nin daha iyi noktalara geleceğini ifade eden Erdoğan, ''İnşallah 2014 yılında hedefimiz 1 trilyon dolarlık gayri safi yurt içi hasıla. 2023'te ise Türkiye'nin inşallah milli gelirini 2 trilyon dolar seviyesinde görmek istiyoruz. Hedefimiz bu. Bunun için çalışıyoruz." dedi.

''BAZI OYUNLARI BOZACAĞIZ''
2023'te Türkiye'nin nüfusu 82 milyona ulaşan bir ülke olacağını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hedefimiz bu. Bazı oyunları bozacağız. 82 milyonla kişi başına düşün milli gelirin 25 bin dolar olmasını sağlayacağız. Bunu da başaracağız. 13 yıl sonra inşallah ihracat 500 milyar dolara, dış ticaret hacmi ise 1 trilyon dolara ulaşmış olacak. İstihdam oranını yaklaşık 10 puan artırarak çalışan nüfusumuzu da inşallah 30 milyona çıkaracak, Türkiye genelinde işsizlik oranını yüzde 5'lere kadar çekeceğiz.

İlköğretimde yüzde 100 okullaşma oranını neredeyse yakaladık. Bunu da gerçekleştireceğiz. Ortaoöğretimde yüzde 100 oranına ulaşmış olacağız. İnşallah 2023'te Sağlık Sigortası sisteminin dışında kalan vatandaşımız olmayacak. Bunu başaracağız. Ve 100 bin vatandaşa düşen hekim sayısı 2002 yılında 87'ydi şu anda 153'e çıkardık. Bu çok önemli bir rakam. 2023'te ise 100 bin vatandaşa düşen hekim sayısını en az 210 seviyesine çıkarmış olacağız. Şu anda 11 bin kilometre olan Türkiye'nin demiryolu ağını 2 katına çıkaracağız. Ankara-Eskişehir hızlı tren hattını bitirdik, işletmeye açtık.
Ankara-Konya hattını bitirdik ve test sürüşlerine başladık. Eskişehir, İstanbul, Ankara, Yozgat, Sivas, Bursa hat inşaatları devam edecek. 2023 itibarıyla Edirne'den Kars'a, İzmir'den Diyarbakır'a, Trabzon'dan Adana'ya, Urfa'dan Antalya'ya Yüksek Hızlı tren hatları inşa edilmiş olacak, hedef bu."

''GÜÇLÜ BİR ANAYASAYLA GELECEĞİ KUCAKLAYACAĞIZ''
Marmaray, İstanbul, İzmir otoyolunun Körfez Geçişi'ni tamamlamış olacaklarını belirten Erdoğan, ''8 yılda 13 bin 600 kilometre bölünmüş yol inşa ettik. 2023'e kadar 15 bin kilometre daha bölünmüş yol inşa edeceğiz. Böylece mevcut 64 bin kilometrelik karayolunun yarısından fazlasını, 34 bin kilometreyi bölünmüş yol yapacağız. Dünyanın en büyük 10 limanından biri Türkiye'de olacak. Kendi uçağımızı kendi uydumuz, yerli tasarımla, yerli teknolojiyle kendimiz üretiyoruz ve üretmeye devam edeceğiz. Kendi savaş gemimizi, kendi tanklarımızı, kendi insansız hava uçaklarımızı üretmeye başladık. Çok daha büyük projelerin altına imza atıyoruz, imza atacağız.'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:

''Kendi savunma uydumuzu, Türk mühendislerince tasarlıyor, imal ediyor ve Göktürk uydumuzu uzaya gönderiyoruz. Havacılık organize sanayi bölgeleri, gemi inşa organize sanayi bölgeleri kurarak Türkiye'yi 3 kıtanın üretim ve lojistik merkezi haline getireceğiz.
Toplam 8,5 milyon hektarlık sulanabilir alanın tamamına yakını 2023 yılına kadar suyla buluşacak. 2023 yılına kadar bütün vatandaşlarımız geniş bant internet erişimi imkanına sahip olacak. En az 3 nükleer enerji santrali tamamlanmış olacak. Bugün yıllık 28,5 milyon kişi olan turist sayısı 2023 yılında inşallah 50 milyona çıkmış olacak ve gelirimizi de 50 milyar dolara çıkarmış olacağız. GAP, DAP ve KOP gibi bölgesel projeleri tamamlamış, dünyanın tahıl ambarına, tarım merkezine dönüşmüş bir Türkiye inşa edeceğiz.
Demokratikleşme adımlarını kararlılıkla sürdürecek, Türkiye'yi bölgenin en ileri demokratik standartlarına sahip ülkesi haline getiriyoruz, getireceğiz. Özgürlükleri daha da ileri standartlara kavuşturacağız. Daha ileri demokrasi, yeni bir anayasayla, katılımcı, özgürlükçü anayasayla büyük Türkiye vizyonuna denk düşen güçlü bir anayasayla geleceği kucaklayacağız."

http://ekonomi.haberturk.com/makro-ekonomi/haber/594402-iste-ekonomide-2023-hedefleri

2023 Tahminler


TAM TAMINA 16 YIL VAR [2007-2023] EN AZ 4 HÜKÜMET İŞ BAŞINA GELECEK VE ŞUAN Kİ 69. HÜKÜMET [R.T.ERDOĞAN HÜKÜMETİ] GİBİ ÇALIŞILIRSA VE BÜYÜME ORTALAMA % 7 CİVARINDA DEVAM EDERSE HAYALLER GERÇEK OLUR. OLMAMASI İÇİN HİÇ BİR NEDEN YOK.
  • İŞTE TAHMİNLERİMİZ:
NÜFUSU:100 MİLYON
KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR: 20.000$+
İŞSİZLİK: % 0.08-
YAŞ ORTALAMASI: 40+
ENFLASYON: 0,02-
ORTALAMA YAŞAM SÜRESİ: 80+
KİŞİ BAŞINA ARAÇ: 2 +
ÇALIŞANLAR:
- TARIM: 30%
- SANAYİİ: 30%
- DEVLET – HİZMET: 38%
- DİĞER: 2 %
İNSAN HAKLARINA SAYGILI, TOPLUM HUZURU, MİLLİ DAYANIŞMA VE ADALET ANLAYIŞI İÇİNDE, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE BAĞLI, MEVCUT ANAYASADA BELİRTİLEN TEMEL İLKELERE DAYANAN, DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL HUKUK DEVLETİ…
KÖHNE ZİHNİYETLERİN UNUTULDUĞU BİR TOPLUM YAPISINA KAVUŞMUŞ TÜRKİYE. TOPLUMU BİLİNÇLENMİŞ, HANGİ SİYASİ İRADE İKTİDAR OLURSA OLSUN TÜRKİYENİN MENFAATLERİNİ ÖN PLANDA TUTACAĞI OLGUSUNU ÖZÜMSEMİŞ DEMOKRATİK BİR YAPIYA SAHİP TÜRKİYE…
BU KUTSAL TOPRAKLARIN HAVASINI SOLUYUP SUYUNU İÇEN, HER NE HİKMETSE DIŞ GÜÇLERİN MAŞASI OLMUŞ BÜYÜKLERİNİN NE KADAR YANLIŞ YOLDA OLDUKLARININ  BİLİNCİNE VARMIŞ BİR GENÇLİĞE SAHİP TÜRKİYE…
DÜNYANIN GÖZBEBEĞİ İSTANBUL’UMUZ ÇARPIK KENTLEŞMEDEN KURTULMUŞ NÜFUSU  25 MİLYON. BİNA SAYISI %50 AZALMIŞ VE DAHA MODERN BİR ŞEHİR. İZMİR, ANKARA, ANTALYA, DİYARBAKIR, GAZİANTEP, ERZURUM, KAYSERİ, VE TÜM VİLAYETLERİMİZ KALKINMIŞ VE MÜREFFEH BİR HAL ALMIŞ TÜRKİYE…
PETROL KUYULARININ BETONLARLA DOLDURULMASINA SON VERİLMİŞ OPEC’İN %50 SİNİ KARŞILAYAN BİR REZERVE SAHİP ÜLKE…
DAHA NE BEKLİYORSUNUZ YETMEZMİ?
BİZDE 2023′ E KADAR TÜM GELİŞMELERİ TAKİP EDECEĞİZ İNŞALLAH. YANİ TAM TAMINA 16 YILLIK ARŞİV OLUŞTURACAĞIZ. TABİİ RABBİM ÖMÜR VERİRSE. AMA TAKIMIMIZDAN MUTLAKA BİRİLERİ KALACAKTIR. ÇÜNKÜ 5 KİŞİYİZ VE AZİMLİYİZ…

kaynak: http://turkiye2023.wordpress.com/2023-nedir/

Aka Gündüz Özdemir: Türkiye 2023 için muazzam bir donanımla yol alıyor


Galatasaray Genel Sekreteri Aka Gündüz Özdemir, Türkiye'nin 2023 hedefi için muazzam bir donanımla yol aldığını söyledi.

Aka Gündüz Özdemir, Bursa Genç Sanayici İşadamları ve Yöneticileri Derneği'nin (GESİAD) Almira Otel'de düzenlediği Aralık Ayı Sinerji Toplantısı'na konuşmacı olarak katıldı. Toplantı öncesi gazetecilere açıklamalarda bulunan Özdemir, Türkiye'nin 2023 için ortaya koyduğu 500 milyar dolarlık ihracat hedefini hatırlattı. 

Bu hedefe ulaşılacağını dile getiren Özdemir, "10 milyar dolarlık ihracattan 150 milyar dolara gelirken bu kadar yetişmiş elemanımız yoktu. Şimdi aşırı şekilde bunlar var ve 2023 hedefi için arkadan gelen genç nüfus muazzam bir donanım ile geliyor." diye konuştu.

Türkiye'nin mevcut markaları güçlendirerek ve yurt dışında marka satın alarak bu hedefe ulaşabileceğini belirten Özdemir, şöyle devam etti: "Konulan hedef fevkalade önemlidir. Benim gördüğüm şey şudur ki; ülkemiz insanı göründüğünden çok daha fazla müteşebbis ve zekidir. Türkiye'nin şöyle 20 sene gerisine baktığımızda ne kadar önemli bir mesafe kat ettiğini görüyoruz. Şimdi 150 milyar dolara gelmiş olan ihracatı 4'e katlamaktan söz ediyoruz. Bu çok rahatlıkla olacaktır. Türkiye yurt dışında kiminle nasıl rekabet ettiğini görerek daha bilinçli bir şekilde bunu yapacaktır. Bunun iki ana yolu vardır. Bunlar; mevcut markaları daha da güçlendirmek ve yurt dışında markalar satın almaktır."

Genç nüfusun Türkiye'nin en büyük kozlarından biri olduğuna dikkat çeken Özdemir, "Tabii ki bunun yanı sıra hükümete de görevler düşmektedir ki teşvik politikaları daha fazla katma değer sağlayacak alanlara yöneltilmelidir. Dünya pazarlarında rekabet edemeyecek mal üretimi sadece iç pazarda kalır, bu da amaca hizmet etmez. Bu yolculukta yol kazaları olacaktır. Ortadoğu'da olanlar belli, Avrupa'nın hali de belli. Tüm bunlara rağmen bizim hala ihracatımız büyüyor ise burada mutlaka bu dinamizmi sağlayan özelliğimiz var demektir. Avrupa bundan daha fazla bir krize giremez, girmeyecektir, dolayısıyla Türkiye'nin performansını artacaktır. Komşularımızdaki sıkıntıları iyi analiz edersek hedeflerimizde sapmalar yaşamayız." diye konuştu. 



Toplantının sonunda GESİAD Başkanı Emre Varlık, Galatasaray Genel Sekreteri Aka Gündüz Özdemir'e bir teşekkür plaketi sundu.

kaynak: http://www.f5haber.com/bursa/aka-gunduz-ozdemir-turkiye-2023-icin-muazzam-bir-haberi-231976/

2023 İçin 105 Hedef



Türkiye’nin 2023 Bilişim Hedefleri Raporu, Ulaştırma Şura’sında masaya yatırılacak. 105 maddeden oluşan raporda; milli arama motoru, ücretsiz e-imza, uydu üretim merkezi, siber savaşlara hazırlık, çevreci BT, uzaktan eğitim, uzaktan sağlık, posta tekelinin kaldırılması ve genişbant internet erişiminin tüm Türkiye’de yaygınlaştırılması gibi başlıklar yer alıyor.
Ulaştırma Bakanlığı 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da 10.Ulaştırma Şurası’nı gerçekleştirecek. Ulaştırma Şurası öncesi gerçekleştirilen İletişim Altyapı Çalıştayı sonucunda hazırlanan raporda “Türkiye’nin 2023 Bilişim Hedefleri”ne ilişkin 105 ana hedef belirlendi.
10. Ulaştırma Şurası’nda masaya yatırılacak olan İletişim Altyapı Çalıştayı Raporu’nda Türkiye’nin yerli arama motorunu hayata geçirmesi öngörülüyor. Bilgi ve İletişim altyapısı ürünlerinde de Türkiye’nin en az birer ürün ya da çözümde dünyada bir numara olması sağlanacak.
Türkiye için bugün ve gelecekte önemli bir stratejik unsur olarak görülen uydu konusunda Türkiye kendi uydu üretim merkezini kuracak. Ayrıca kendi insan kaynaklarıyla ürettiği haberleşme ve gözlem uydularını da bölge ülkelerine pazarlayacak.
Raporda yer alan hedefler arasında; sayısal uçurumu tamamen yok edecek politika ve düzenlemelerin yapılması da öngörülüyor. Toplumun tüm kesimlerinin bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olmasının ötesinde emekli, ev hanımı, öğrenci, işsiz ve kırsal kesim gençliğinin bu teknolojileri kullanmasını sağlayacak sosyal sorumluluk projelerinin gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
Raporda belirlenen diğer hedeflerde; vatandaş  - devlet ilişkilerinde vatandaşı birincil olarak tanımlayacak şekilde, her vatandaşa bir e-posta adresinin verildiği milli bir e-posta platformunun oluşturulması, uygulamaya ilköğretime başlayan her öğrenciye bir elektronik posta adresinin verilmesiyle başlanması ve yaygınlaştırılması sağlanacak. E-imzanın da herkese ücretsiz olarak dağıtılması konusu öngörülürken 18 yaşını dolduran tüm vatandaşlara e-imzanın otomatik olarak verilmesi sağlanacak.
Çalıştay raporunda ortaya konulan bir başka hedefte ise; muhtarlıklar dahil olmak üzere kamu hizmeti sunan tüm kuruluşlar ile ticari faaliyette bulunan bütün kişi ve kuruluşların bir web sayfasına sahip olmaları zorunluluğu getirilecek. Ayrıca vatandaşlara yönelik e-Devlet Kapısı’nda her vatandaşın kendine özel bir web sayfası olacak. Vatandaşın kamu kurumlarında yer alan kişisel bilgileri de bu sayfada yer alacak.
Son yıllarda dünyada önemi artan çevreci BT (Green IT) konusunda da hedefler koyan çalıştay raporunda; küresel ısınmanın engellenmesi ve çevrenin korunması amacına yönelik olarak dünyada oluşan eğilimlere göre çalışmalar yapılacak. Bu paralelde çevreci BT olarak adlandırılan ve daha az enerji tüketimi yapan, güneş enerjisi ve alternatif  enerji kaynaklarından beslenebilen, daha az çevre kirliliğine sebep olan teknolojilerin geliştirilmesi sağlanacak ve bu amaçla üniversitelerde gençlerin uzmanlaşacağı yeni mühendislik daları oluşturulacak.
Günümüzde sıkça karşılaşılan siber ataklar ve bunlara bağlı kritik altyapıların korunması konusunda siber savaşlara hazırlıklı olunması konusuna değinen raporda enerji, ulaştırma, haberleşme, su, güvenlik gibi alanlara ait kritik bilgi ve iletişim altyapılarının korunmasıyla ilgili çalışmaların yoğunlaştırılması öngörülüyor. Kritik bilgi ve iletişim altyapılarının korunmasıyla ilgili kurum ve kuruluşların faaliyetlerine ilaveten gerekirse tamamen bu konuya odaklanmış ayrı bir organizasyon görevlendirilebilecek. Afet, felaket, savaş ve saldırı gibi durumlarda kullanılmak üzere alternatif şebekeler kurulacak. Bu tür durumlarda bilgi ve iletişim altyapısının en kısa sürede tekrar ayağa kaldırılması için gerekli iş planları hazırlanacak.

Belirlenen Stratejik Hedefler:
  • Türkiye’nin İletişim altyapısının tüm ülke genelinde genişbant internetle sağlanması
  • Bilgi ve iletişim teknolojilerinde dünya çapında ürünler üretebilen, geliştiren ve ihraç eden bir ülke haline gelmesi
  • Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması
  • 2023 yılına kadar ülke genelinde internet hızının 100 kata kadar artırılması
  • Türkiye’nin kendi tesislerinde uydu üretebilir hale gelmesi
  • Sayısal uçurumun ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmesi
  • E-İmzanın herkes tarafından kullanılabilir olması
  • Siber savaşlara karşı ülkenin hazır olması ve kritik tesis ve bilgi merkezleri için üst düzey korunma sağlanması
  • Çevreci teknolojilerin geliştirilmesi ve bu alanda eğitimin artırılması
  • IPTV, mobil TV ve sayısal yayıncılık için gerekli altyapıların sağlanması
  • Uzaktan eğitim, uzaktan sağlık hizmeti güvenlik ve e-ticaret uygulamalarının geliştirilmesi
  • Posta alanında köklü değişiklikler gerçekleştirilmesi
kaynak:http://www.hayaletinyeri.com/?p=776